27 Mart 2019 Çarşamba

Hatırla

Evet bunu yazma gereği duyuyorum en çokta kendim için.Uzun zaman ardından kalbimin tekrar ısındığını hissettim.Bu duyguyu unutmuştum daha doğrusu unutmuşum şuan tekrardan birini görünce içinde oluşan o tuhaf hisleri yaşıyorum.Buna diyebileceğim tek şey garip ve hoş çünkü öyle.Genelde isim kullanmam sadece benim ve çok yakınlarımın bildiği bir lakap olur.Evet bu sefer onlarında hemen jetonunun düşeceğini sanmıyorum ama neyse.Bu sefer ki baş kahramanımız solejo evet biraz tuhaf ama bilirsiniz yakınınızdaki biriyle bir şeyler yaşadığınızda herkesin bilmesini istemezsiniz.Bu da öyle bir hikaye...
   Her şey onun bana bir mesaj atmasıyla başladı.Ama yanlış anlamayın öyle bildiğiniz sandığınız mesajlardan değil sadece bir soru sormuştum ve aklında kalmış biraz takıntılı bu konularda söylediği kadar neyse devamında mesajlaşmaya başladık sınavdan çıkmıştık ve onca bilgiyi kısa sürede doldurup çalışıp bir kağıda boşaltmaya çabalayınca sanırım beynimiz biraz çalışmayı aksatıyor.Bunu mesajlaşmamızı gören herkes söyleyebilir ama o mesajların sadece ikimiz arasında kalacağına eminim çünkü biraz komikti ben bile hala dinleyip ne kadar aptalmışım diyorum.Neyse sonrasında konuştuk, konuştuk ve konuştuk... Ve ben ilk malzemeyi bulup yanına gitmek istedim ve buldum da.Tarçınlı kurabiye yediğini söyledi bu benim için mükemmel bir fırsattı ve hemen iş attım ama bu her zaman yaptığım bir numaraydı ucu açıktı ve aslında ona bağlıydı. Sonuç verdiği cevaba göre şekil alacaktı.Soru aslında çok basit ama bilirsiniz ki basit şeylerin altında çok şey yatar.Aslında soru da değildi neyse söyleyince ne olduğunu açığa kavuşur.Dediğim şey şuydu; bak bana kurabiye deyip durma gelirim oraya. Evet çok basit görünüyor dimi ama aslında o kadar ucu açık ve fonksiyonlu ki tamam demem derse şaka yapıyorum zaten sevmem deyip sıyrılabilirsin demeye devam ederse ki dedi.Bak gelirim beni tanımıyorsun dersin ve işini atarsın.Gelmeni istiyorsa devam eder ve bana fotoğrafını atınca anladım ki o da saçma konuşmamızdan keyif almış ve benim gibi bu anlamsız ama eğlenceli muhabbeti yüz yüze yapmayı istemişti.Biraz daha konuştuk ve eşofmanımı giyip gittim ama eşofman zaten üstümdeydi neyse.Bu arada dipnot tarçınlı kurabiye sevmem.Neyse çıktım telefonu elime aldım aradım ama telefonum yine benimle oyunlar oynuyordu.Telefonumu bilenler bilir beni çıldırtmaktan büyük keyif alır.Cidden öyle aradım şebeke yok dedi.Bir daha aradım dondu sonra da kendini kapattı ve kapanırken yüzde on şarjım vardı.Eve gittim tekrar taktım aradım adres verdi falan neyse gittim giderken tatlı alacaktım ama unuttum.Sonra biraz düşündüm ve serin bir havada yenilecek en güzel şey olan dondurmayı aldım.Herkes bilir ki serin havaların olmazsa olmazı dondurmadır.Hem pembe bir dondurmaya hangi kız hayır diyebilir ki.Verdiği ev adresi kelimesi kelimesine aklımda kalmıştı hatta hala aklımda adını hatırladığım ama size söylemeyeceğim dönerci oradan devam kahveler oradan devam cami camiden sonra okul sonrasında bakkal... Eve vardım dış kapı sonuna kadar açıktı hatta iğrenç bir şaka yaptım hırsızlarla aranız iyi galiba diye evet gerçekten leş gibi farkındayım.Oturduk o koltuğun bir ucunda ben bir ucunda.Ona birinci sınıftan beri hep farklı bir bakış açım vardı çünkü herkesten farklı görünüyordu en azından benim için.Konuşmaya başladık ilk konuşmalarımız çokta hararetli değildi ama gittikçe samimileşti ve özelleşti birbirimize sevdiğimiz şeylerden ailelerimizden hoşlandığımız sevmediğimiz şeyleri gülünç hallerimizi anlatmaya başladık ben gözlerimi gözlerinden ayırmadan dediği her şeyi can kulağıyla dinledim.İstemsizce yakınlaştık o zaman sadece bilirsiniz sadece bir kız olduğundan dolayı bu kadar yakın hissettiğimi düşünmüştüm ama öyle olmadığını bir gün sonra fark edecektim.Uykusuzduk ve sarhoş gibiydik o kırmızı tüylü kazağı o kadar hoşuma gitmişti ki hem yumuşaktı hem tüylüydü hem de onun üzerindeydi.Omzuna uzanmıştım gideceksen bunu bana vermek zorundasın demiştim sonra da vermemesi için dua etmiştim orası ayrı tabi.Gerçekten tam manasıyla ona sarılmak ve uzanmak istiyordum.Hatta çekyatı açalım dedim.O sanırım uzandığımızda olacak şeyleri biliyordu ve istemedi sonra kalktı ışığı kapatalım dedi ve odasına gitti.Oyuncağı elinden alınmış bir çocuk kadar hüzünlendim.Çok kötüsün! diye söylendim ama nidam daha çok seni yanımda istiyorum gibiydi.Öyle bir sözden nasıl öyle bir anlam çıkıyor demeyin çıkıyor işte.Sonra bir daha seslendim.Geliyorum! elbette gel demeyeceğini biliyordum.Gelme sakın olmaz! diye seslendi ama sesi buraya gelmeni istiyorum ama yanlış böyle demem lazım diyordu.Bundan nasıl bunu anladın diye sorma biliyorum işte istediği kadar inkar edebilir ama o da beni istiyordu.Bir daha seslendim.Geliyorum! tabii ki yine hayır diye seslendi.Yavaşça kalktım onun yanına gidiyordum heyecanlıydım hemde fazlasıyla asıl güzel olan bu heyecanın bu hissin farkında olmamdı ve tadını çıkardım yanına olabildiğince yavaş adımlarla gittim kalbim fazla hızlı atıyordu.Gerçekten böyle şeylerin genelde o an farkında olunmaz geçtikten sonra hayalini kurup o an içinde sonsuza kadar yaşamak istersin bu öyle bir andı ve bunu o an yakaladığım için kendime olan öz saygım kabarıyor.Yanına vardım yolu o kadar uzatmama rağmen sanki bir anda yanında oluvermiştim.Bana arkasını döndü.Uyumak için gelmiştik ama ne onun ne de benim uyumaya niyeti yoktu.Ne? Tabii ki bu da sesinden belli oluyordu.Konuşmaya başladık konuştuk ve konuştuk.Elbette kırmızı boğazlı kazağına dokunmadan duramazdım.Yüzümü üst sırtına sürttüm şimdi böyle deyince garip oldu ama çok güzeldi.Sonunda bi şekilde yüzünü bana çevirdi.Nee? ben çevirtmedim saçma saçma konuşma hem ben yapsam bile karşı koyabilirdi ama karşı koyarken de istiyorum ama doğru değil dedi ve telepatik güçlerimle ona neremiz doğru ki dedim ve yüz yüze geldik.Gözleri kapalıydı onu öpmemi bekliyor gibiydi.Karanlıktı ama çok güzel görünüyordu.Elbette onu hemen basit şekilde öpemezdim.Onun ince belini yavaşça kavradım ve kendime doğru çektim nefesim kesilmişti aynı şeyi onunda yaşadığını görüyordum.Kendimi biraz daha tutabildim ve olanlar oldu.Ama o hep kendini tuttu daha doğrusu tutmaya çalıştı olayı bana bıraktı kendini sanırım böyle daha iyi hissediyordu arada bana dur yapmayalım diyordu ama sesi ve bedeni düşünceleriyle savaşıyordu sadece bunları demekle yetindi.Onu suçlayamam yanlıştı garipti ama heyecanlı ve hoştu.Aslında büyük tabloya bakacak olursak yirmilerinde iki bekar insandık ama onun düşüncelerine ters olan bazı pürüzler vardı.Sonra sabaha doğru gitmem gerektiğini anlamıştım arkasını dönüp benden o çerçevede uzaklaşabileceği en uzak noktaya kıvrıldı.Gitmem gerektiğinin farkındaydım ama ona sarılmak onunla konuşmak istiyordum.Konuşmaya çalıştım ama hala olan şeyin olmamış olmasını istediğini ve unutmak istediğini söyleyip duruyordu.Hatta unutucam ben böyle şeyleri unutabilirim dedi.O zaman kalktım ve giyindim odadan çıktım tam dış kapıyı açıp çıkıyordum ki birden kendimi çok kötü hissettim geri döndüm ve gerçekten gitmemi istiyor musun seni böyle bırakmak istemiyorum dedim.İstemiyorum dedi.Bu sefer sesinde böyle demem lazım ama gel dediğini duyamadım.Çıktım ve gittim.Biraz kötü olmuştum aslında.Sonra düşününce güzel bi kızla birlikte olmuştum bu aslında hoş bir şeydi.Diğer yaşadığım tek seferlik ilişkiler gibi olur demiştim içimden.Sabah kalktım içimde anlamsız bir mutluluk garip bir his vardı.Bir kaç saat sonra sınav olmasına ve hiç bir şey bilmememe rağmen olan bir his.Şarkı açıp bağıra bağıra eşlik ediyordum.O bağırarak eşlik ettiğim şarkı seni hep bana hatırlatacak şarkının adı Uykusuz ve Dengesiz  Kaan Boşnak söylediği şarkı başka da kimse söylemiyor gerçi ama neyse. Hep beni bil beni söylee dilinden düşmeyimm!. Sonra onu gördüm... Uzun çok uzun zamandır yaşamadığım hisleri hatırladım bu hisler çok güzel çok hoş duygulardı.Birden aptalca bir gülümsemeye tutuldum.İçimde sıcaklık hissediyordum bunları yazarken de hala hissediyorum.Sanırım ondan çok fazla şekilde hoşlanıyorum ona karşı yoğun hisler hissediyorum.Tekrar onunla konuşmak ona sarılmak gözlerine bakmak sesini duymak kısaca onu istiyorum.Ama onun bunların hiçbirinden haberi olmayacak belki çok sonra.Bazı şeyler böyledir işte içinde kalması gerekir.Umarım bu hissettiklerimi ona söylemediğim için pişman olmam.Şimdiyse ona söz verdiğim gibi kimseye söylemeyip hiç bir şey yaşamamış gibi devam edeceğim.Sadece bu yaşadığım duygular çok güzel ve tekrar okuyup bugünleri hatırlamak bugünleri ve bu hisleri tekrar yaşamak istiyorum.